Dr.Yaşar Kalafat’ın, Mitostrateji-1 (Türkoloji Üzerine Düşünceler)isimli kitabından alıntılarla “Türk Kültürlü Halklar” ve “Türk Kültür Coğrafyası” konusuna devam ediyorum:
“…Halkların kültür sınırları, antiemperyalist mücadelede siyasi sınırlarından daha az önemli değillerdir. (s.11)
“Millî dil, eğitim dili, ortak kültür dili milletin dilden hareketle tanımının olmazsa olmazıdır. Bununla birlikte, ölü dillerin bakiyeleri, yerel diller, bölgesel özellik taşıyan diller, millî dil kültürünün servetlerindendirler; ‘yok’ sayılamazlar… (s.17)
Balkanlardan Anadolu’ya göçe zorlanan ana dili Türkçe olan ve olmayan Türklüğün bakiyesi… halkın, Türkçe bilgilerinin çok yetersiz olduğu, aralarında çok sayıda Türk soylu olmayanların da bulunduğu, …bir grup genç tarafından yansıtılınca, Hamdullah Suphi Tanrıöver… ‘gelen halkın Türk kültürlü ve Türklükle, Türklerle kader birliği yapmış, bizim bir parçamız oldukları’ belirtilmiştir. (s.47)
…Türklüğe yüklediğiniz anlam, mikro milliyetçilik ile sınırlı ise Türkoloji anlayışınız da içerdiği konular ve kapsadığı millî kültür anlayışınız da o kapasitede olacaktır.
Biz Türkler; Kıpçak, Peçenek, Uygur, Oğuz olduk. Bazen bu Türk toplumlarından birinin adı ile ve bazen de farklı karmalar olarak, tarihin farklı dönemlerinde farklı Türk kültür coğrafyalarında olduk, kültür coğrafyamızı oluşturduk. Türk budunun tarih sahnesine çıkışından itibaren Türkçe ana dilli olmayan Türk kültürlü halklarla da birlikte olduk. (s.50)
‘…Küresel dünyada millî sınırlar nasıl korunuyor, sakınılıyor ise milletin dili ve düşüncesi, estetik zevki de öyle korunup sakınılması lazım.’ (s.56-57)
Afganistan Türklüğünün tarihi arka planında Ak Hunlar, Gazneliler, Selçuklular, Harzemşahlar, Timurlular, Babürlüler, Afşar kadar Gurluların izleri vardır. Anadolu Zazalarının bir bölümü Salim Çöhçe ve Sadettin Gömeç gibi bazı tarihçilerimiz tarafından Gurlularla ilişkilendirilmektedir. (s.58)
…Modern Türkiye Cumhuriyeti’nin birlikte yaşadığı halkların kültürlerini araştırarak tanıştıkları pek söylenemez… Bu gerçeğin farkında olan Rusya bölge halkları ile kuracağı iletişimde diplomasi dili olarak Türkçeyi seçmişti… (s.64)
Günümüz Millî Meseleleri
…Biz bildirimizde, ‘kültürel alanda’ kaydından hareketle, halk kültürünün halk oyunları, çocuk oyunları, halk tiyatrosu, halk mutfağı, halk tababeti, halk inançları, el sanatları, musiki vs. gibi halk kültürü dallarından hareketle… örneklemeler yapacağız. (s.69-70)
Halk Kültür türleri içerisinde musikinin özel bir konumu ve önemi vardır… (s.71)
…Gelenekten gelen halk kültürünün orijinal hali bozulmaya yüz tutmuştur. Birçok kültürel değerimizin halk kültüründe devam eden son izleri de adeta sahipsiz kalmıştır… (s.71)
Türklük Bilimci Ebulfeyz Elçibey’in yakın danışmanlarından olan Kâmil Nerimanoğlu Veli, ‘Türk sözlü kültürünün, anadili farklılığından hareketle yaratılmak istenilen sorunu çözebilecek güçte olduğunu, özlü sözler, ninniler, ağıtlar ve diğerleri ana dili farklılığına rağmen, yerel dilleri yok sayıp israf etmeden, ortak millî kültürde birleşilebilir.’ şeklindeki bizim de katıldığımız görüşlerini açıklamışlardır. (s.131-132)”
Dr.Yaşar Kalafat, Mitostrateji 2 (Atayurt’tan Anayurt’a Türk Halk İnançları, İstanbul-2020, ASAM) adlı kitabının “Atlı Göçebe Bozkır Kültürünün Kafkasya ve Anadolu Halk İnançları Kültüründe İzleri” başlıklı makalesinde ise (s.13);
“…emperyalizmin siyasî oryantalizmi araç olarak kullanmak suretiyle, yeni sömürü alanları oluşturduğu bilinirken, ekonomik, teknolojik ve askerî güç üstünlüğünü, ihtiyaç duyduğu bu sosyal taban üzerine inşa ettiği de bilinmektedir.
Atlı Göçebe Bozkır kültürü, Asya bozkırlarında doğmuş olmakla beraber, yayıldığı coğrafya Kuzey ve Güney Kafkasya ile birlikte Anadolu’yu da kapsamaktadır. Bu kültür; sanat, ticaret, hukuk, yönetim alanlarında olduğu gibi, bütün bozkırı kapsayan ortak bir inanç anlayışına da sahipti. (s.14)
Bölgesel güç oluşturulmasında, katılımcı ülkelerin farklı ana dilli ve farklı dinî inançlı olmalarının engel oluşturmadıkları, mevcut uygulamalardan bilinmektedir… (s.15)
Bu kültürel etkilenmeyi Gürcü ve Türk halk oyunlarında, musikisinde, mutfak kültüründe görmek hiç de zor değildir. Bu ortaklık Kafkas halklarının tümünün kültüründe gözlenebilir… (s.17-18)
Halk bilimi verilerinde sözlü kültür unsurlarında muhakkak mitolojik izler vardır. Çocuk oyunları, ninniler ve diğerleri çok sayıda örnek içerirler. (s.23)
…Halkların ilişkileri sadece tarihi boyutu ile değil, kültürün dil, din ve diğer dallarını da kapsayabilmelidir. (s.32)
Ortak Halk Kültürü Kodları İtibariyle Kafkasya ve Anadolu
Metinde geçen Türk kültürlülük ve Türk kültür coğrafyası tanımlamalarındaki Türk sözü, ırkî veya kavmî anlamda olmayıp, bir kültürün oluşturucusu, mensubu, sahibi ve varisi olma anlamındadır. Bu kültürün tarihî arka planında Bozkır medeniyeti vardır. Kırım-Kafkasya ve Anadolu bu kültür havzasının kapsamında olmuş ve bu kültürün genlerini asrımıza kadar taşımışlardır… Bu kültürde Türkler, halka hizmeti hakka hizmet olarak bilmiş, halkı din ve dil farkı gözetmeksizin eşit kabul etmişlerdir… (s.33)
Bozkır kültürü, M.Ö. bin başlarında Eurasia bozkırlarında İskitlerle başlatılan bir kültürdür. Bozkır kültürü, Altay yaylalarında Proto-Türkler tarafından ortaya konulmuştu. …Gök-Tanrı dininin bu kültürdeki yeri belirlenmiştir…
Güneyi ve kuzeyi ile Kafkasya, Kırım ve Anadolu da bu kültürün kültür havzası kapsamında olmuşlardır. Bu coğrafya Avarlar, İskitler, Hunlar, Hazarlar, Bulgar Türkleri döneminden itibaren Atlı Bozkır Kültürü’nün damgasını taşır.
…Bölge halk inançları kültürü, doğal olarak başka dinlerden de inanç geni almışlardır. (s.34)
Halkların dilleri, dinleri, siyasi yapılanmaları, egemen oldukları topraklara saygılı davranılarak, birlikte yaşayan farklı dilli ve dinli halkların karşılıklı demokratik haklarını kullanmalarına fırsat verilerek, uzak geçmişteki akrabalıkları üzerinde durulabilir. Bu strateji farklı dilli ve dinli halkların milli kimlik farklılığı ihtilafından yararlanarak ihtilaflı bölgeler yaratma imkânını emperyalizmin elinden alabilir. Uzak geçmişten gelen akrabalık genleri ortaya çıkarılarak, bölgesel akraba güçler yapılanmalarına gidilebilir. Uzak geçmişten gelen kökler üzerinde oluşturulmuş kültler, halklar arası yeni dayanışma ortamları için kodlar oluşturabilirler. (s.35-36)
…Halkların birliklerini bozmak için de birliklerini sağlayabilmek için de, onları halk kültürleri ile yakından tanımak durumundasınız. (s.39)
Ortak halk inançları (s.41)
…Anlatmak istediğimiz, birlikte yaşayan halkların aralarında kültür empatisi kurabilmeleri için kültürleri ile tanış olmaları gerektiği hususudur. Bu tanışıklık emperyalizmin onları tanıdığından daha ileri bir seviyede olabilmelidir. (s.45)
Ülkeler arası ilişkiden evvel, halklar arası ilişkinin üzerinde durulmalıdır. ‘Alimler anlaşırsa, âlemler anlaşır’ denilmiş, ama halk kesimleri anlaşırsa, onların yetiştirdiği siyasiler, diplomatlar, ideologlar da anlaşacaktır… (s.47, 89)
Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığı mevzuatı irdelenirken, üzerinde durulan en önemli husus, soydaş olmayan akrabalığın nerede başladığı, sınırlarının ne olduğu, kültür akrabası olan toplumların ülkelerinde mensubu bulundukları bir milletlerinin ve milli kültürlerinin olduğu hususudur… (s.47)
Bu sosyo-kültürel bünye üzerine inşa edilecek siyasi ve iktisadi yapılanmalar, bölge dışı emperyalist yapılanmalara karşı, bölge halk ve ülkelerinin, ‘onlar da kendi aralarında bölgesel bir güç oluşturdukları için’ ekonomik ve siyasi çıkarlarını savunabilir…” (s.48)
Devam edeceğiz…