Türk Devletleri Teşkilatı himayesinde 2012 yılında kurulan Türk Akademisi; Türk halklarının dili, edebiyatı, kültürü, tarihi üzerine bilimsel araştırmaları koordine etmektedir. Bazı kararlarını eleştirmekle birlikte takip ettiğim kadarıyla güzel işler de yapılmaktadır.
Türk Birliğinin sağlam zemine oturabilmesi için yükseköğretim kurumlarına çok iş düşmektedir. Dr.Reşat Doğru “Türk Dünyası ve Gerçekler” adlı kitabında; “1923 yılında Cumhuriyetin ilanından sonra Misak-ı Millî sınırları dışında kalan Türk toplulukları, genç Türkiye’nin hep ilgi alanında kalmıştır. Türkistan ve İdil-Ural Türkleri ile ilişkileri geliştirmek için Dil ve Tarih kurumları kurulmuştur. Türk dünyasının her tarafından gelen öğrencilerin ülkemizde eğitim görmeleri sağlanmıştır. Macar ve Çin dilinde, arşivlerden Türk tarihinin parçalarının öğrenilmesi için Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi’nde kürsüler kurulmuş, öğrencilerin yetişmesi sağlanmıştır. (s.183)” dedikten sonra, bu konudaki önerilerini sıralamaktadır:
“Türk cumhuriyetleri ile ülkemizdeki üniversitelerin uyumunu sağlamak amacıyla bir üst kurul kurulması gereklidir.
Ülkemizdeki devlet üniversitelerinin Türk dünyasındaki okullarla yakın ilişkiler geliştirmesi sağlanmalıdır.
Yüksek öğretimde denklik probleminin düzeltilmesi yönünde çalışmalar yapılmalıdır.
Misafir öğretim üyesi uygulaması ve Türk coğrafyasında öğrenci değişim projelerinin hızlandırılması ve artırılması gerekmektedir. (s.64)
Türk dünyası coğrafyasındaki başarılı olan ilim adamlarına teşvik ödülleri verilmesi sağlanmalıdır. Türk milletine ve kültürüne büyük hizmetleri olan devlet adamları, yazarlar ve sanatçılar için her ülkede anma toplantıları yapılmalıdır.
Büyük öğrenci projesi desteklenmeli, öğrencilerin ülkemizden memnun ayrılmaları sağlanmalıdır. Öğrenimini tamamlayan gençlerin kendi ülkelerine geri dönüş ve iş sahibi olma konusunda destek olunmalıdır. Karşılıklı ilişkiler koparılmamalı, birliktelikler sağlanmalıdır. Ülkemize gelen kardeş ülke çocuklarının sayısı artırılmalıdır.
(YY: Türk devletlerinin ve çeşitli ülkelerde bulunan Türk topluluklarının nüfuslarına veya öğrenci sayılarına göre oranlama yapılarak kontenjan ayrılmalı ve başarılı öğrencileri yaz tatili uygulaması ile Türkiye’ye getirip Türkiye’den de öğrencilerin katılımı ile kardeş öğrencilerin kaynaşmaları sağlanmalıdır. Benzer uygulama diğer Türk ülke ve topluluklarında da gerçekleştirilmelidir.)
Karşılıklı eğitim ve iş birliği çalışmaları desteklenmeli ve kontrol edilmelidir.
Kapsamlı bir internet sitesi yoluyla, bütün Türk halklarının kültür öğelerinin tanıtılması ve haberleşmesi sağlanmalıdır. Bu konudaki projeler desteklenmelidir. Sosyal medya etkin bir şekilde kullanılmalıdır. (s.65-66)
Türk dünyasında ortak sağlık kuruluşları oluşturulmalı, yeni projeler yapılmalıdır. Tıp fakülteleri arasında iş birliği programları olmalıdır. Fakültelerde karşılıklı öğretim üyesi ve öğrenci değişimi yapılmalıdır. Ortak Tıp Kongreleri yapılmalıdır. (s.67)
Basın-Yayın-İletişim
Bağımsız Türk devletleri başkentlerinde, Türk kültürünü yansıtacak Türkiye kütüphanesi kurulması ve Türkiye’den, devlet tarafından sürekli basılı yayın desteğinde bulunulması sağlanmalıdır.
Ortak sanat ve edebiyat dergileri çıkarılmalıdır. İstanbul’da basılan bir derginin Bakü’de, Astana’da, Taşkent’te satılması, okunması sağlanmalıdır. Türkiye’de basılan bütün kitap ve dergiler, Türk dünyasındaki kütüphanelere gönderilmelidir. Oralarda basılanlar da ülkemizdeki kütüphaneler ve okullara alınmalıdır. (s.64) …Böylece müşterek radyo, televizyon yayınları, her türlü dergi, kitap, gazete basımı, yayını kolaylıkla yapılır. Bu da ilerideki tarihte herkesin kolayca anlayacağı ortak dili ortaya çıkarır. …Televizyon, gazete, dergi gibi yayın organları zaman içerisinde konuşma ve yazı ortak dilini oluşturacaktır. (s.190)
Her yıl Türk dünyasının muhtelif yerlerinde sanatçılar ve yazarlar toplanıp Türk ortak hafızasından hareketle senaryolar, oyunlar, diyaloglar üzerine çalışmalar yapmalı; yazar ve düşünürler sık sık bir araya gelmelidir. Tiyatro eserleri bütün ülkelerde gösterilmelidir. (s.65)
Türk kültüründen ve tarihinden beslenen içeriğe haiz; Türk cumhuriyetlerinde yaşayan tüm çocuklara yönelik çizgi filmler, bilgisayar oyunları gibi ihtiyaçları karşılayacak çalışmalara yer verilmelidir. (s.66)
…kültürel etkinliklerin arttırılması önemlidir. …çeşitli kültürel faaliyetler ve ziyaretler, …ilişkileri geliştirerek… insanlarımıza moral ve motivasyon olacaktır. …mevcut kültürel değerlerin korunmasını sağlayacak, azınlık konumuna düşmüş olan soydaşlarımızın asimilasyonunu engelleyecektir. Bir bölgede tarihinizi ve kültürel dokunuzu korumak istiyorsanız, orada yaşayan, soyunuza ait nüfus çok önemlidir… (s.143)”
Ancak, bütün bunların olabilmesi için öncelikle her ülkenin eğitiminin millî, kaliteli ve nitelikli olmasının yanı sıra örgün eğitime önem verilmesi ile mümkündür. Bu konuda Prof.Dr. Esfender KORKMAZ, “Eğitim, ideoloji ve popülizme kurban edildi”başlıklı yazısında (15/08/2024, Yeniçağ) şunları belirtmektedir: “Siyasi iktidar… eğitimde ideolojik dozu artırdı. Oysaki şeriata dönük, ideolojik eğitim isteyen ve anketlerde siyasi İslam anlayışında olduğunu söyleyen yalnızca yüzde 9’luk bir kesim var.
Resmî Gazete’de (13/08/2024-32631) Millî Eğitim Bakanlığı Ortaöğretim Kurumları Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik yayınlandı. Yönetmelik açık öğretim liselerine geçişi kolaylaştırıyor. …açık liseye devam etme hakkı olanlar sıralanırken;
‘j) Ortaokul veya imam-hatip ortaokulu mezunu olup tercih yapmadığı için herhangi bir örgün ortaöğretim kurumuna yerleşmemiş olan’ şeklindeki maddeye göre kim olursa olsun ortaokul mezunu tercih yapmaz ve açık liseye devam edebilir.
‘m) Bakanlık Hayat Boyu Öğrenme Genel Müdürlüğünün hafızlık modüllerine kayıtlı olanlar ile Diyanet İşleri Başkanlığınca açılan Kur’an kurslarında hafızlık eğitimi ve/veya bu alanı destekleyici Arapça ve Temel İslam Bilimleri eğitimi alan’ şeklindeki madde de siyasi İslam ideolojisine destek veren bir anlayıştır.
Cumhurbaşkanı imam hatip okullarının kuruluş yılında… ‘Millî iradenin üzerine düşen vesayet gölgesi kalktıkça imam hatiplerin de önü açılmış, kapısına vurulan zincirler kırılmıştır.’ diye ilave ediyor. Oysaki Türkiye’de en fazla imam hatip okulu, 1980 darbesi ile Kenan Evren tarafından açılmıştır. Ve bugün askerî vesayetin yerini, siyasi iktidarın ideolojik vesayeti almıştır.
Öteden beri olan açık öğretime bir de uzaktan eğitim eklendi. Örgün eğitimin payı daha azaldı.
2023-2024 ders yılında devlet üniversitelerinde kayıtlı toplam öğrencinin; %46,2’si örgün eğitim, %46,4’ü açık öğretim, %6,2’si ikinci eğitim, %1,2’si uzaktan eğitime kayıtlıdır.
Dünyada yüksek öğrenimde örgün eğitimin daha düşük pay aldığı ikinci bir ülke olacağını sanmıyorum. Dünyanın her tarafında açık öğretim var. Ancak bunlar ev hanımlarına, meslek sahiplerine genellikle işlerinde destek olacak bilgiler verir. Bazıları da çalışmayan ev hanımlarına yöneliktir. Türkiye’de yanlış olan, açık öğretimin örgün eğitimin yerini ikame edilmek istenmesidir.
Açık öğretimde mezuniyet oranı ortalama %7’dir. Dahası mezunları da iş piyasasında tercih edilmiyor. Yani açık öğretimle hem kaynak kaybı yaşıyoruz hem de gençlerimizi kandırıyoruz. Siyasi iktidarlar da üniversite önünde birikimi azalttık diyorlar ve bu işlerine geliyor.
Gerçekte ise üniversite eğitimi kitabî bilgilerle sınıf geçmek değildir. Üniversite eğitimi süreklilik ister. Üniversite içinde öğrencinin birebir öğretim üyesi ile çalışması gerekir. Üniversite içinde tartışmalara katılması gerekir. Böylece öğrencinin analiz ve sentez yeteneği gelişecektir…”
Devam edeceğiz…