Türk Dünyasında Enerji Savaşları

“Türk Dünyası’nda Kıbrıs Kazası” başlıklı yazımda, Türk Cumhuriyetleri’nin Kıbrıs kararıyla ilgili bunda Türkiye’nin zayıf olmasının da etkili olduğundan bahsetmiştim. Büyük Türkçü, adı gibi Turancı, Türk Dünyası Araştırmaları Vakfı Başkanı merhum Prof.Dr.Turan Yazgan’ın, 30 Nisan 2006’da Burdur Öğretmenevinde verdiği “Türk Dünyası” konulu konferans kitapçığı elime geçti (Milli düşünce Merkezi yayını, no:7, Kasım-2014). Kısa sürede okudum ve […]

Ekonomi Savaşları

Prof.Dr. Turan Yazgan’ın, 30 Nisan 2006’da Burdur’da verdiği “Türk Dünyası” konulu konferansından aktarmaya devam ediyorum: “…baharatın ihracından elde edilen gelir, o günkü Osmanlı hazinesinin dörtte biri manasına gelir… Çünkü o gün Akdeniz’de… Karadeniz’de… Hazar’da bizim donanmamız vardı… Tuna Nehri’nde ince donanmamız, …Okyanusta bizim gemilerimiz yüzerdi. Türk devleti dünyayı ikiye bölmüştür: Türkler ve diğerleri diye. Baharatın

Kritik Madde Savaşları

Türk Cumhuriyetleri’nin Kıbrıs Rum kesimini tanımaları ve büyükelçi görevlendirmeleri, medyada en çok tartışılan haberlerdendir. Maalesef! Konu art niyetli kişiler tarafından olabildiğince tahrik edilmektedir. Öncelikle şunu belirtmeliyim: Suçu Türk devletlerine atarak, bu durumdan sıyrılmaya çalışmamalıyız. “Türk Birliği”ne zarar verecek paylaşımlardan, söz ve davranışlardan kaçınmalıyız. Ne kadar kızarsak kızalım, empati yapıp yaşananlara onlar açısından da bakmamız gerekir.

Buharî’nin Ebu Hanife Düşmanlığı

“İmamı Azam Ebu Hanife” isimli eseri (Prof.Dr.Yaşar Nuri Öztürk, Yeni Boyut Yayın. İstanbul-2009, 18.Baskı), Ramazan’da yeniden okuduğumu belirtmiştim. Rahmetli Öztürk’ün kitabındaki makalelerde, İmamı Azam Ebu Hanife ile ilgili Buharî’nin bazı sözleri üzerinde de durulmaktadır. Bu ifadelere geçmeden önce, konuyu daha iyi anlayabilmemiz için bu zatların yaşadıkları dönemleri, doğum ve ölüm tarihlerini bilmemiz gerekmektedir. Biliyorsunuz; Peygamberimizin

Türk Dünyası’nda Kıbrıs Kazası

Başlığı okuyup Kıbrıs’ta bir trafik kazası olduğunu sanmayın. “Türk Birliği” açısından hayal kırıklığına sebep olan bir dış politika kazasından bahsedeceğim. Bu büyük sıkıntılara yol açacak, gerçekten birlik yolunda yaşanmış, gelecekte ilişkileri zora sokacak büyük bir kazadır. Türk devletleri arasında iş birliği kurulurken, birbirlerinin egemenlik haklarına saygı gösterme ve iç işlerine karışmama hususu söz konusu olmakla

Türk Millî Kültürü-4

“Türk Dünyası 2040 Vizyon Belgesi”nden -konulara göre- bazı alıntılar paylaşıyorum. Dileğim, belgede yer alan hususların bir an önce hayata geçirilmesidir. Öncelikle devlet ya da iktidar bu konuda üzerine düşeni yapmalıdır. Türk Dünyası’nı takip ettiğim için vizyon belgesindeki önerilerden bazılarının gerçekleştiğini biliyorum. Mesela; Türk Dünyası Ortak Alfabe Komisyonu, 20/09/2024 tarihinde aldığı kararla “34 harfli Ortak Türk

Türk Millî Kültürü-3

28 Şubat 2022 tarihinde kaybettiğimiz Sadi Somuncuoğlu “Muhasebe” başlıklı yazısında (02/01/2021, Yeniçağ) çok önemli tespitlerde bulunuyor. Bu yazıyı buraya almakta fayda gördüm: “Ülkemizin meselesi malum çok. Hatta, çözemediğimiz, meselelerin kaynağı olduğumuz için de azalmıyor, aksine çoğalıyor. Bu bahse 1938’den itibaren diye başlamak daha adil bir davranış olur düşüncesindeyim. Başlıklarını sıralamak gerekirse, 1940’da Türk tarihini başından

Türk Millî Kültürü-2

Kitaplığıma göz gezdirirken geçmişte aldığım bazı dergiler dikkatimi çekti. Bunlardan biri de Kültür Bakanlığı tarafından çıkarılan “Milli Kültür” adlı aylık dergi (12 ay alıp cilt yaptırmışım). Dergi, Ocak-1977 ilk sayısında Kültür Bakanı Rıfkı Danışman’ın “Sunarken” başlıklı bir yazısıyla başlıyor: “Bakanlığımız, Türk kültürü üzerindeki görüşlerini ve anlayışını ortaya koymak, onu işlemek ve yaymak, Millî kültür görüşü

Türk Millî Kültürü-1

Daha önce Prof.Dr. Mehmet ERÖZ’ün “Türk Kültürü Araştırmaları (Kutluğ Yayıncılık, 1977”adlı kitabından bahsetmiştim. Esas konuya geçmeden, hocanın bundan 48 yıl önce -kitabın 126.sayfasında- yazdığı şu ifadesi dikkatimi çekmiştir: “Türkiye’de gelişecek, geliştirilecek milli kültürün, bütün Türk dünyasına yayılmasından sonra, ileride Türk birliği de meydana gelecektir.” Öngörüye bakar mısınız?.. Tabii ki, burada Atatürk’ü anmadan olmaz. Ta 1930’lu

Türk Birliği: Siber Güvenlik

En güncel konulardan biri olduğu için “Siber Güvenlik” konusunu öne almayı gerekli gördüm. Çünkü sadece ülkemizi değil, bütün Türk Dünyası’nı ilgilendirmektedir. Günümüzde, özellikle güçlü devletler bu konuya özel önem vermektedirler: Hedefleri, diğer devletlerin telekomünikasyon, ulaşım, haberleşme ve savunma sistemlerini etkilemek, hatta çökertmektir. Yeniçağ Gazetesi köşe yazarı Kağan Kaya isimli arkadaşımızın konuyla ilgili yazıları dikkatimi çekmektedir. Siber güvenlik

Türkçe Üzerine

Bunu defalarca belirtmeme rağmen yazımın konusu gereği bu alanda en iyi uzmanımız Prof.Dr.Ahmet Bican Ercilasun’un iki yazısına yer vereceğim. Hoca “Türkçe hakkında” başlıklı yazısında (02/02/2011, Milli Düşünce Merkezi Sitesi); “Türkçe deyince aklımıza ilk gelen tanım ‘Türklerin kullandığı dil’ olabilir. Bu tanımı biraz açarsak şöyle diyebiliriz: ‘Geçmişte ve bugün, bütün boy, oymak ve kollarıyla Türklerin sözlü

Türk Dili

Her yazımda olduğu gibi bu yazıma da yine en önemli Türk Dili uzmanımız Prof.Dr. Ahmet Bican Ercilasun’un köşe yazılarında belirttiği bazı tespitlerle başlamak istiyorum. Ercilasun hoca, “Bir daha Turan” başlıklı yazısında (17/09/ 2017, Yeniçağ); “Tarihî çizgi inişli çıkışlıdır ve her yerde farklıdır. Aynı hızla olmasa da diğer Türklerde de Türklük bilincinin oluşmaya başladığına dair emareler

Dil-Lehçe-Şive

Bu konuya girmeden önce, 6 Kasım 2024’de Kırgızistan/Bişkek’te Türk Devletleri Teşkilatı (TDT) Devlet Başkanları 11.zirvesi sonuç bildirisinden bahsetmek istiyorum. Giriş metni hariç 121 madde olan bildiri hem çok uzun hem de çok karışık ve karmaşık… Her ne kadar meraklı kişileri ilgilendiren bir metin olsa da sade vatandaşların -özellikle uzunluğundan sıkılarak- okuması mümkün değil. “Herkesin bilmesi

Dil Nedir?

12 Kasım 2021 tarihindeki TDT 8.zirvesinde kabul edilen “Türk Dünyası 2040 Vizyon Belgesi”nin içeriğinde “Üye Devletlerde daha iyi iletişim sağlamak için alfabe ve terminolojide birliğin sağlanması adına kapasite oluşturulması” hususu da bulunmaktadır. Ben de, iki haftadır “Türk Birliği” için öncelikle “Alfabe Birliği”nin sağlanması gerektiğini açıklamaya çalıştım. Bu konuda öneriler sunan -geçmişte yazılmış- birçok kitap ve

Türk Birliği: Ortak Alfabe-2

Prof.Dr. Ahmet B.Ercilasun, “Alfabe konusu” başlıklı yazısının (25/11/2018, Yeniçağ) devamında; “1980’lerin sonunda bağımsızlığa giden süreç başladı. Türk Dünyası’na gidip gelmek mümkün hâle geldi. İşte bu durumu değerlendiren Marmara Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü, 18-20 Kasım 1991 tarihlerinde ‘Milletlerarası Çağdaş Türk Alfabeleri Sempozyumu’ düzenledi. Toplantıya Türkiye’nin tanınmış dilcileri yanında Sovyetler içinde bulunan 14 Türk bölgesinden de 30’u aşkın uzman

Türk Birliği: Ortak Alfabe

Türk Dil Bayramı’nın 90.yıl dönümü olan 26 Eylül 2022’de Türk Dünyası’nın ortak alfabesinin hazırlanması için “Türk Dünyası Ortak Alfabe Komisyonu” kurulmuştu. Komisyon, 9-11 Eylül 2024 tarihleri arasında Bakü’de yaptığı 3.toplantısında, 34 harfli Ortak Türk Alfabesi’ni kabul etmiştir. Konuyla ilgili Türk Dil Kurumu (TDK) sitesinde yayınlanan açıklamayı kısaca paylaşmak istiyorum: “…ilk olarak 1991 yılında bilim insanları tarafından

Kırım’daki Âşık Ömer

2008 yılı 30 Temmuz ile 2 Ağustos arasında Kırım’a bir ziyaretimiz oldu. Kırım gezisine; ben, Federasyon Başkanımız Şuayip ÖZCAN ve sanatçımız F.Kaya KUZUCU katıldı. Orada sanatçımız F.Kaya KUZUCU, bir televizyon için Kırım belgeseli çekimi yaptı. Kendi imkânlarımızla gittiğimiz Kırım gezisinde, yaşadığım müddetçe unutamayacağım çok temaslarımız oldu. Tarih; okumaktan çok gezilerek öğreniliyormuş, onu bu gezimizde çok

Scroll to Top