DURSUN YILDIRIM’I ANDIK
3 Mayıs Türkçülük Günü’ne rast gelen program çerçevesinde; Türk tarihi, dili, kültürü, edebiyatı ve halk bilimine birbirinden kıymetli birçok eser kazandıran Türkolog ve büyük Türkçü Prof.Dr. Dursun YILDIRIM (d: Rize-Kalkandere/1946 – ö: Ankara/27/10/2024)’ı anma programı düzenlendi. Uzun yıllar başkanlığını yürüttüğü Türk Kültürünü Araştırma Enstitüsü salonunda yapılan anma programı 03/05/2025 Cumartesi günü saat:10.30’da başladı.
Programı Prof.Dr. Ahmet Bican Ercilasun yönetti. İlk olarak eşi Prof.Dr. Bilge Ercilasun’a söz verdi. Bilge hanım, yakın arkadaşları da olan Dursun Yıldırım’la ilgili anılarını anlattı.
İkinci olarak Prof.Dr. Bahaeddin Yediyıldız söz aldı. 1991 yılında Türk Cumhuriyetlerinin bağımsızlıklarını ilanından sonra, Türk Devlet ve Toplulukları Arasında Dostluk, Kardeşlik ve İş Birliği Kurultaylarını Dursun Yıldırım, Ahmet Bican Ercilasun, Sencer İmer ile birlikte nasıl organize ettiklerini anlattı. 1992 ve 1993 yıllarındaki Türk Dünyası lider ve bilim insanlarının Antalya ve İzmir’deki organizasyonlarında, kurultay öncesi hazırlık safhalarından ve kurultay sırasındaki yaşadıklarından bahsetti.
Daha sonra Dursun Hocanın öğrencileri de olan Prof.Dr. İsmet Çetin ve Prof.Dr. Ferruh Ağca’ya söz verildi. Bu hocalarımız da Dursun Yıldırım’la ilgili yüksek lisans ve doktora tez aşamalarında yaşadıklarını anlattıktan sonra, 2004 yılında Dursun hocayla birlikte Moğolistan’a yaptıkları seyahatten bahsettiler. Özellikle anlattıkları bir olay dikkat çekici idi: “Moğolistan’a gitme kararıyla birlikte hocanın büyük bir heyecana kapıldığını ve sabırsızlığını gördüklerini” belirterek, “Moskova hava limanında 7-8 saat bekledikten sonra Moğolistan’ın başkenti Ulan Batur’a gittiklerini ve otele yerleşir yerleşmez, hocanın hiç dinlenmeden, soğuk havada hemen en yakın olan Tonyukuk Anıtına gittiğini ve kendilerinin hocayı uzaktan takip ettiklerini, anıtın etrafını 7 defa dolandıktan sonra oturduğunu ve kendi kendine bir şeyler konuştuğunu” söylediler.
“Gezi sırasında anıtların olduğu yerde yüksek bir tepeye çıkarak gökyüzünü ve etrafı seyrettikten sonra, bize dönerek: ‘Ben buraya gömülmek istiyorum. Şimdi burada ölsem de beni Bilge Kağan’la Gültekin (Kül Tigin)’in yanına gömseniz’ dediğini” anlattılar. “Bunu bir vasiyet olarak gördüklerini ve bu yıl (2025) Moğolistan’a yapacağımız seyahatte hocanın ceketini götürüp alana gömeceklerini” belirttiler.
Ahmet Bican Hoca da, “Toplantıyı bitirmeden önce, birkaç söz de ben söylemek istiyorum” dedi ve “Dursun hocayla öğrencilik yıllarında İstanbul’da tanıştıklarını, vefatına kadar ailecek görüştükleri bir dostluklarının olduğunu, öğrencilik yıllarında birlikte mücadele ettiklerini, zaman zaman yaptıkları tartışmalar sırasında bir gün kamlar konusu üzerinde konuşurlarken renklerine bakarak (Dursun hoca sarışın, Ahmet Bican hoca esmer olduğundan) Dursun ‘Sarı Kam’, ben ‘Kara Kam’ diye adlandırıldım…” diye söyledi ve hocaya rahmet dileyerek toplantıyı kapattı.
Prof.Dr. Dursun Yıldırım’ın Öz Geçmişi için;
http://kaynakca.hacettepe.edu.tr/kisi/95578/dursun-yildirim adresine bakabilirsiniz.



