Genelde “muhalif” sözcüğünü siyasi alanda kullanıyoruz. Oysa kendince yanlış bulduğun bir şeye karşı olmak muhalif olduğunu gösterir. Mevcut sisteme, iktidarın icraatlarına, vatandaş aleyhindeki uygulamalara karşı çıkmak da muhalif olmak demektir.
Sendikacılığın kökeninde -körü körüne değil ama- ağırlıklı olarak muhalif olma, muhalefet yapma anlayışı vardır. Çünkü sendikalar üyelerinin hak ve çıkarlarını aramak, korumak ve geliştirmek zorundadır.
Sivil toplum kuruluşları olarak belirttiğim dernek, vakıf, sendika, birlik, odalar, partiler vb. benzeri kuruluşların farklı tarihlerde çıkarılan kanunları bulunmaktadır. Örneğin;
-4721 sayılı Türk Medeni Kanunu. Bu kanuna STK’lar açısından çerçeve kanun da diyebiliriz: 56 ilâ 100’üncü maddeleri dernekleri kapsıyor. (Kapsamın içinde yabancı dernekler, üst ve uluslararası kuruluşlarla ilgili maddeler de var.), 101 ilâ 117’üncü maddeler ise vakıfları kapsıyor.
– 5253 sayılı Dernekler Kanunu.
-5737 sayılı Vakıflar Kanunu.
-Dernekler Kanunu’nda zaman zaman atıfta bulunulan 5072 sayılı Dernek ve Vakıfların Kamu Kurum ve Kuruluşları ile İlişkilerine Dair Kanun. Halen yürürlüktedir. Ülke genelinde kurulan tüm dernekler 5253 sayılı Dernekler Kanunu’na tabi iken, bu kanuna göre kurulan derneklere bir ayrıcalık tanınmış gibi anlam çıkmaktadır. Önce 22/01/2004 tarihinde bu kanun kabul edilmiş, ardından 04/11/2004 tarihinde 5253 sayılı Dernekler Kanunu kabul edilmiştir.
-3335 sayılı Uluslararası Nitelikteki Teşekküllerin Kurulması Hakkında Kanun.
-5362 sayılı Esnaf ve Sanatkârlar Meslek Kuruluşları Kanunu.
-6235 Sayılı Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği Kanunu.
-5174 sayılı Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği ile Odalar ve Borsalar Kanunu.
-2820 sayılı Siyasi Partiler Kanunu. (Eksik bıraktığım var mı acaba?..)
Yukarıda yazdığım kanunların her birinin amacı ve uygulama alanları farklıdır. Kuruluşlar oluşturulurken İçişleri Bakanlığı ilgili kanuna dayanarak kuruluş izni vermektedir.
Az çok mevzuatı bilen biri olarak devlet memurluğu görevimde de sendikacılık görevimde de mevzuata çok önem verdim ve uygulamaya çalıştım.
Hep şunu ifade etmişimdir: Kuruluşlar hangi kanuna göre kurulmuşsa o kanuna bağlı olarak kurulan diğer kuruluşlarla iş birliği yapabilmelidir, yani her sınıfın/ grubun kendi arasında iş birliği olmalıdır ve üst kuruluşlar da kendi içinde oluşturulmalıdır.
Farklı yasalara göre kurulan sivil toplum kuruluşlarının birlikte üst kuruluş oluşturmaları mevzuat açısından uygun düşmemektedir. STK’ların geçici bir zaman için ortak platform oluşturmaları veya eylem birlikteliği yapmaları farklı ve ayrı bir husustur.
Bunu çeşitli yerlerde anlattım ve yöneticilerle paylaştım ama değişen bir şey olmadı. Ya konuya vakıf değiller ya da ciddiye almıyorlar.
Diğer yandan, Dernekler Kanunu ve diğer kanunlar (Mesela: 3335 sayılı Uluslararası Nitelikteki Teşekküllerin Kurulması Hakkında Kanun) dikkatli incelendiğinde; sanki yabancı üst kuruluşlara üye olmaya yönelik gibi… Sanıyorum, yasa çıkarılırken merkezi Türkiye’de olan uluslararası bir kuruluş oluşturulması hususu düşünülmemiş, değerlendirilmemiş veya dikkate alınmamış. Ben böyle bir anlam çıkarıyorum. Bazı kuruluşlara izin verilse de bu kuruluşların boşlukta kaldıklarını düşünüyorum!..
Sendikada görevdeyken uluslararası kuruluş oluşturma konusundaki görüşümü ve ölçümü bu anlayışa göre ortaya koymuştum.
Uluslararası Avrasya Eğitimcileri Federasyonu
Yukarıdaki anlatımlarım çerçevesinde başka ülkelerden ulaşabildiğimiz Türklerin oluşturduğu dernek ve sendikalarla temasa geçerek toplantılar yaptık, istişarelerde bulunduk. Sonuçta yurt içinden Avrasya Eğitimciler Derneği ile yurt dışından beş dernekle birlikte 02/04/2008 tarihinde önce “Uluslararası Avrasya Eğitimcileri Federasyonu” adıyla bir üst kuruluş oluşturduk. 02/09/2008 tarihinde İçişleri Bakanlığı’nca onaylanarak kuruluşumuz tamamlandı.
Federasyonumuza Türkiye dışından Azerbaycan, Romanya, Kuzey Makedonya, Kosova, Bulgaristan, Kırım, Irak, Kazakistan ve KKTC’den dernekler üyedir.
Bu federasyonu oluşturduğumuz tarihte ben hâlâ sendikadaydım ve Sendikalar Birliği çalışmamız devam ediyordu.
Remzi ÖZMEN’in 31 Ağustos 2025 tarihli “Türk Dünyası ve Türk Eğitim-Sen” başlıklı yazısında Türk Eğitim-Sen’in kültürel faaliyetlerinden bahsettikten sonra; “…En son 1 Eylül yani yarın başlayacak olan ve Azerbaycan, Kırgızistan, Kazakistan, Özbekistan, Kıbrıs, Makedonya, Kosova, Irak gibi soydaş devletler ve soydaş toplulukların gönderdiği delegelerin katılımıyla ‘UAESEB, Avrasya Eğitimciler Birliği Sendikaları’ Türk Dünyası Eğitim Kurultayı düzenleyen yine Türk Eğitim Sendir… Amaç fikirde, işte, dilde bir birliktelik sağlamaktır.
…Toplumun dünü ve bugünü arasında köprü görevi görmek, kültürüne sahip çıkmak, onu yeni nesillere aktarmak, doğrulardan alıp hatalardan uzak durmak bir toplumun aydınına düşmüyor da kime düşüyor?
İşin tuhaf yanı Türk Dünyası ve Türk Birliğiyle ilgili hiçbir çalışması olmayanlar Türk Eğitim Sen’i bu anlamda sigaya çekme cüretini gösteriyorlar. Sanki Türk Eğitim Sen amaç ve ilkelerinde sapmış gibi dedikodu üretiyorlar…” demektedir.
Dedikoduyu kimler üretiyorlar onu bilemem ama benim bu çalışmaların içinde olduğumun başta Genel Başkan Şuayip ÖZCAN ve o günkü merkez yönetim kurulu üyeleri (Bugün Genel Başkan olan Talip GEYLAN da) dahil herkes biliyor. Hatta sayın GEYLAN dernek üyesi olup hem derneğin hem de federasyonun yönetim kurulu üyeliğini de yaptı.
Yazıda belirtilen “Uluslararası Avrasya Eğitim Sendikaları Birliğinin (UAESEB)” mutfak çalışmaları içinde bulunmuş ve kanunların farklılığını dikkate alarak sendikalar birliği oluşturmaya çalışmıştık.
2009 yılından beri sendikadan ayrı olduğum için yanlış yapmayayım diye bu yazıyı hazırlarken UAESEB’in sitesine girdim. Tanıtımında şunlar yazılıydı: “Bu kuruluşların yanında Türk Dünyası’nın eğitim ve bilim hizmet kolunda çalışan yani gelecek nesilleri yetiştiren eğitim çalışanlarının meslek örgütü sendikalarının veya derneklerinin bir üst çatısı, iş birliği de yardımlaşma kapısı, ortak akıl ve fikir alışverişi yapısı olarak Uluslararası Avrasya Eğitim Sendikaları Birliği kurulmuştur. 2006 yılında Türkiye Eğitim Öğretim ve Bilim Hizmetleri Kolu Kamu Çalışanları Sendikası (Türk Eğitim-Sen), Azerbaycan Tahsil İşçileri Azad Hemkarlar İttifakı, Kazakistan Eğitim ve Bilim Çalışanları Sendikası, Kırgızistan Cumhuriyeti Eğitim ve Bilim Çalışanları Sendikası yöneticilerinin kararı ile kurulmuştur. 2006 yılında başlayan resmi kuruluş işlemleri süreci, 3335 sayılı Uluslararası Nitelikteki Teşekküllerin Kurulması Hakkındaki Kanun hükümlerine göre Bakanlar Kurulu’nun 24.02.2014 tarih ve 2014/6069 sayılı kararı ile tamamlanmıştır.
…Süreç içerisinde Birliğe Kosova Türk Öğretmenler Derneği, Kıbrıs Türk Memur Sendikası, Makedonya Ufuk Derneği, Irak Türkmen Eğitimciler Öğretmen Örgütü, Romanya Türk Tatar Kökenli Öğretmenler Derneği ve Özbekistan Eğitim ve Bilim Çalışanları Sendikası da UAESEB’e dahil olmuş, böylece Birliğin faaliyetleri on ülkeye yayılmıştır…”
Dikkat ederseniz logosu bile federasyonumuzun logosu ile benzerdir. Logolardaki önemli motif Hoca Ahmet Yesevî’nin türbesindeki kazan motifidir. Çünkü üst kuruluş logolarının çalışmaları aynı zamanda yapılmıştı. Biraz değişiklik yapılmış olabilir.
Dernek ve federasyon başkanlıklarını uzun süre Şuayip ÖZCAN yürüttü. Şu anda federasyonun başkanlığını ben, derneğin başkanlığını da Eyüp ÜSTÜK yürütmektedir.
Haftaya devam…