“Türk Dünyası 2040 Vizyon Belgesi”nden -konulara göre- bazı alıntılar paylaşıyorum. Dileğim, belgede yer alan hususların bir an önce hayata geçirilmesidir. Öncelikle devlet ya da iktidar bu konuda üzerine düşeni yapmalıdır.
Türk Dünyası’nı takip ettiğim için vizyon belgesindeki önerilerden bazılarının gerçekleştiğini biliyorum. Mesela; Türk Dünyası Ortak Alfabe Komisyonu, 20/09/2024 tarihinde aldığı kararla “34 harfli Ortak Türk Alfabesi”ni kabul etmiştir. Devamı gelecektir; gelmesi de gerekir. Çünkü artık “Türk Birliği”nden dönüş yoktur, olamaz.
Esasen bizlere de çok görev düşmektedir. Bu sebeple, üzerimize düşen görev ve sorumlulukları hakkıyla yerine getirmeliyiz. Eğer Türk olmakla gurur duyuyorsak ve Türklükle bir meselemiz yoksa, “bana ne!” diyemeyiz, dememeliyiz. Yani, Türk Milleti’nin birer ferdi olarak her birimizin ve devletin yapması gerekenler vardır.
“Türk Birliği”nin sağlam zemin üzerinde yürümesi için yazılmış birçok kitap, makale ve yazı bulunmaktadır. Bunların bir kısmını sizlerle zaman zaman paylaşıyorum. Bunlardan biri de Dr.Reşat Doğru’nun “Türk Dünyası ve Gerçekler” isimli kitabıdır (TDV Yayın-Matbaa, Ankara-2019). Kitaptan daha önce paylaşımlar yapmıştım: Bu yazıda da paylaşmaya devam edeceğim: “Dünya savaşlarında görülmüştür ki, savaşların sonuçlarını ittifaklar belirlemektedir. Ayrıca savaş esnasında tesis edilen ittifaklar, ülkelerin savunma gücünü önemli ölçüde artırmıştır. Ancak, dil ve kültür birliği olmayınca ittifaklar uzun süreli ve kalıcı olmamıştır… (s.35)
Türk Dünyasının, devamlı olarak değişen ve gelişen dünya düzeninde, bağımsız güçlü devletler halinde askeri, siyasi, kültürel ve ekonomik yönden birlik kurması, beraber hareket etmesini gerektirir. Biz Türkler de Türk Dünyasındaki zengin yer altı ve yer üstü kaynaklarının ortak menfaatler çerçevesinde sadece Türklerin kullanmasını, ekonomik refahın birlikte yaşanmasını istiyoruz… (s.39)
Türk dünyası daimî kültür merkezleri kurularak kültür alışverişi ve kaynaşma sağlanmalıdır… (s.67) …Soy, din, dil, tarih, edebiyat gibi kültürel ortak değerler ortaya çıkarılarak çalışmalar yapılmalıdır… (s.42) Türk devlet ve topluluklarında yayınlanan edebiyat ve fikir eserlerinin bütün Türk lehçeleri arasında birbirine uyarlanması yapılmalıdır… (s.64) …Her düzeyde sözlük ve gramer kurallarını, lehçeler arasındaki benzerlik ve farklılıklarını gösteren kılavuz kitaplar hazırlanmalıdır (s.67).
…Türkçe, AB ülkelerinde yaygın olarak konuşulan dillerden biri haline gelmiştir. Ancak, Türkçe öğreten, Türk kültürünü öğreten, eğitim ve öğretim kurumlarının yetersizliği ve devlet eliyle yapılamayışı önemli bir problemdir (s.170).
…Türk milletinin bütün fertleri, dünyanın her tarafında en önemli ortak değerimiz olan Türkçemizin bütün güzelliklerine sahip çıkmalıdır. Diline, töresine, tarihine sahip çıkmayan milletler kaybetmeye, yok olmaya mahkumdurlar… Ortak Türkçe, bütün ülkelerin hep beraber verecekleri kararla olacaktır. (s.188-189)
Türk cumhuriyetlerinin eğitim kurumlarında, ortak Türk Edebiyatı ve Tarihi okutulmalı, ortak müfredatlar hazırlanmalıdır. Bununla ilgili komisyonlar oluşturulmalıdır (s.63). (YY: Uluslararası Türk Akademisi’nin hazırladığı “Ortak Türk Tarihi Ders Kitabı” kabul edilmiştir.)
…Batı medeniyetinin hâkim olduğu topraklarda geliştirdiği dil, din, kültür ve sömürü uygulamalarıyla Türklerin hâkim olduğu topraklardaki hayatı karşılaştırınca, Türk medeniyetiyle diğer medeniyetlerin farkı açıkça ortaya çıkmaktadır… (s.172)
Sanat ve Sanat Etkinlikleri
…Her alandaki sanata gereken önemin verilmesi, Türk Dünyasının çağdaş dünya ile tanışmasına ve ilişkiye girmesine katkı sağlayacaktır. …Bugün artık toplumların mücadele ve üstünlük alanlarını güzel sanatlar oluşturmaktadır… Değişen dünyada mücadeleler artık savaş cephelerinde değil, kültür-bilim ve sanat alanında yapılmaktadır (s.196).
…‘Adriyatik kıyılarından Çin Seddi’ne kadar’ ifadesi, romantik bir söylem olarak algılansa bile esasında kültürel bir gerçeğin ifadesidir. …toplumların uluslararası ilişkileri de siyasi ve ekonomik ayağının aynı zamanda kültür ve sanat ayağıyla da desteklenmesine bağlıdır.
Müzik alanında Türk dünyası müzik şölenlerinin, gerektiğinde Eurovizyon benzeri bir yapılaşmaya götürülmesi, halk müziği, klasik müzik, geleneksel müzik, yanı sıra tiyatro festivalleri, sinema günleri ve bilimsel sanatsal sempozyumlar yapılmalıdır. Tiyatro benzeri önemli eserlerin, her bölgede sahneye konulması sağlanmalıdır.
a)Resim alanında karşılıklı sergiler, yarışmalar ve bienallerin gerçekleştirilmesi, Türk dünyasının önemli merkezlerinde güzel sanatlar müzeleri oluşturulması,
b)Heykel sempozyumları, yarışmalar ve anıtsal heykel çalışmaları gerçekleştirilmesi,
c)Sinema günleri ve benzer etkinlikler ile ortak yapım filmlerin planlanması, kültürel ve tarihsel mirasın belgelenmesi,
d)Türk devlet ve topluluklarının ortak kültürel ve geleneksel figürlerinin yer aldığı çağdaş ve modern dans topluluğunun kurulması, halk dansları topluluklarının yaygınlaştırılması ve geliştirilmesi,
e)Sanatçı ve sanat eğitimi gören öğrencilerin değişimi, sanat eğitimi veren kurumlar arasında diyaloğun geliştirilmesi (s.197-198). …Ortak şiir ve sanat günleri düzenlenerek yazar ve şairlerin birbirlerini tanımaları, eserlerinden, çalışmalarından haberdar olmaları sağlanmalıdır (s.64).
…İçinde bulunduğumuz süreç ve değişen dünya şartları, Türk dünyasının ortak hareket etmeye mecbur olduğunu göstermektedir. Bu kapsamda;
1.Türk dünyası sanatı, mevcut üniversitelerde lisansüstü dersler yerine aynı zamanda lisans programlarında da okutularak her öğrencinin kendi ya da akraba toplulukları ile bağını güçlendirebilecek tarih ve kültür dersleri müfredata alınmalıdır.
2.Merkezi Ankara’da olan Türk Dünyası Güzel Sanatlar Üniversitesi ile Türk Dünyası Sanat ve Kültürleri Enstitüsü kurularak, bilimsel ve sanatsal alanda etkinlikler gerçekleştirilmeli, bilim, sanat, kültür adamlarından oluşan akademik bir yapı oluşturulmalıdır.
3.Uluslararası Türk Dünyası Fuarları adı altında, geleneksel ve her yıl farklı bir coğrafyada bir etkinlik düzenlenmelidir. Böylece farklı coğrafyaların kültürleri arasında görsel anlamda bağ kurularak genç nesillerin birbirlerini daha iyi tanımaları sağlanmalıdır.
4.Türk Dünyası Sanat Olimpiyatları düzenlenmeli, her daldan sanatçıların katılımıyla farklı kategorilerde ödüller verilerek uluslararası arenada Türk sanatçılarının tanıtımı yapılmalıdır.
5.Cengiz Han’dan Atatürk’e, Mevlana’dan İbni Sina’ya kadar pek çok Türk büyüğünün filmleri, belgeselleri ve görsel materyalleri hazırlanmalı, dünyanın her yerine ulaştırılmalıdır. Gerekirse bu filmlerde rol alan sanatçılar dünya çapında tanınmış ünlü sanatçılardan seçilmeli ve yüksek bütçesiyle dünya sinemalarında ses getirecek eserler yapılmalıdır.
6.Türk Dünyası Kültür ve Sanat Müzesi kurularak içinde her türden eserin saklandığı, korunduğu, eserlerle ilgili dokümanların bulunduğu, geniş bir arşiv ve sergi salonları barındıran, ileriye dönük kaynak olabilecek, dizini yıllarca sürecek kültür ve sanat ansiklopedisi hazırlanmalıdır.
7.Türk soylu devletler ve akraba toplulukların kültür ve sanat alanında kurulmuş olan dernek, meslek birliği ve benzeri kuruluşlar arasında ilişkiler geliştirilmelidir.
8.Sanatın ve sanatçının korunması konusunda telif hakları, fikri ve sınai haklar ve diğer hukuki düzenlemeler uluslararası hukuk kapsamında geliştirilmeli ve gerekli alt yapı hazırlanmalıdır.
9.Her alanda korsan üretimle ilgili ortak mücadele gerekir. (s.198-200)